İmam Hatip Baharı

Geçen hafta Mardin merkezdeydik. İmam Hatip Okulu müdürleri olarak Din Öğretimi Genel Müdürlüğümüzün düzenlediği “Eğitim Yönetimi Semineri ve Kalite Çalıştayı”na katıldık. Program beş gün sürdü. Öncelikle böyle güzel bir organizasyonu düzenledikleri için Din Öğretimi Genel Müdürümüz Nafiz Yılmaz Bey’e çok teşekkür ederim.

İnsanoğlu yaratılışının doğası gereği çok sabırsız çok tahammülsüz bir varlıktır. Kimle karşılaşsam hemen içini döker kendi derdini sıkıntını unutursun. Görevimiz esnasında da oluyor. İdarecilik, birilerini idare etmek gerçekten zor işler. Ama biz bu genç yaşta bu kutsal davaya omuz vermezsek, bu yükün altına girmezsek, biz bu sorumluluktan kaçarsak vebali çok büyük olur düşüncesiyle görevimizi elimizden geldiğince iyi yapmaya okulumuzu ve öğrencilerimizi bir basamak yukarı çıkartmaya gayret ediyoruz.

Arkadaşlarla olsun velilerle olsun konuştuğumuzda genel olarak İmam Hatiplerde okul olarakta, öğrenci sayısı olarakta, nicelik yani sayısal olarakta artış var fakat nitelik olarak, kalite olarak ise düşüş mevcuttur. Devletimiz taleplerin olduğu her yere her ilçeye İmam Hatip Okulu açmaya devam ediyor. 28 Şubat 1997 döneminde İmam Hatip Okullarında 60 bin öğrenci varken 28 Şubat 2016 tarihinde 1 milyonu aşkın İmam Hatip öğrencisi var elhamdülillah. O eski dönemlerde İmam Hatiplerde okuyan öğrencilerin çoğu şu anda devletin önemli kritik noktalarında bürokrat, bakan, devlet adamı hatta Reis-i Cumhur makamlarındalar elhamülillah...

Seminerde konuşmalar arasında bir söz duymuştum “Okul, müdürü kadar okuldur”. Çok yerinde bir söz gerçekten. Atasözümüzde de “ Balık, baştan kokar” diyor. Buradan da anlaşıldığı gibi idareci arkadaşlarımıza, öğretmenlerimize çok önemli işler düşüyor. Önce hedefimiz nedir? Ne yapacağız? Sonra kendi yol haritamız nedir? Sorunları nerede ve nasıl çözeceğiz? Eğer başarılı bir idareci, başarılı bir öğretmen, başarılı bir insan, başarılı bir öğrenci olmak istiyorsak bu sorulara cevap vermeliyiz. Bazı arkadaşlar diyor ki “Ya Kardeşim ben uğraşıyorum çabalıyorum ama bir gelişme olmuyor diyor. Eğitim Politikaları Daire Başkanı İhsan ERKUL Bey’in dediği gibi “ Bize düşen seferdir. Zafere ulaştıracak olan Allah’tır.” “Biz Ya Allah Bismillah” deyip niyet edip çıkalım, Allah mutlaka yardımını gönderecektir. Bizler niyet edip yola çıkarsak Celalettin ÖKTEN Hocamızın tarif ettiği gençliğe ulaşırız. Ne diyordu Celalettin Ökten Hocamız; “Asrın ihtiyaçlarını müdrik, Doğuyu ve Batıyı bilen münevver, aydın desinler diye dinden taviz vermeyen, tavizsiz fakat müsamahakar bir gençlik...” İşte böyle bir gençlik için sefere çıkalım Allah bizi zafere elbet ulaştıracaktır.

Hayal edenler dünyayı değiştirebilir. Hayal etmemiz gerekiyor. Hayallerimizin rüyalarımıza girmesi gerekiyor. Belki de kendi okulumuzdan bir öğrenci tarihin seyrini değiştirebilir. Öğrencilerimize bu gözle bakmamız gerekiyor. Bu yüzden öğrencileri kazanmamız gerekiyor. Önemli olan bu kubbede hoş bir sada bırakmak...
Seminer sırasında konuşmacılar, İmam Hatipliler ile ilgili konuşmaları arasında sık sık “Zülcenaheyn” kelimesini kullandı. Ne demekti bu kelime. Sözlük anlamı;iki kanatlı, iki taraflı demek. Yani dünya ve ahiret bilgisine sahip olma demek. Benimde hemen aklıma Osmaniye Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde sürekli dinlediğimiz Mehmet Emin Ay’ın  bir ezgisi geldi. Şöyle diyordu ezgide M.Emin Ay Hoca;

“Milletimin hizmetinde yaya değil atlıyım.
Farklıyım ben cahillerden hemde çift kanatlıyım.
Ayıramam dünyayı ukbadan bir lahza ben.
Bu birlik ruhu ile ben Rabbimden beratlıyım.
Hamza gibi, Ömer gibi, Ali gibi diriyim,
Geliyorum sevinin, ben; ben imam hatipliyim.”

Demek ki yetiştirdiğimiz öğrenciler nesiller zülcenaheyn olacak. Çift kanatlı olacak. Ne sadece dünyaya meyledecek ne sadece ukbaya meyledecek. Ancak bu şekilde dindar bir nesil yetiştirebiliriz.

Gazeteci-Yazar Ahmet Taşgetiren ağabeyin dediği gibi; “Dünyaya İslam lazım, İslama da insan Lazım”... Günümüzde herkesinde söylediği gibi manevi yönden çok sıkıntılar var. Öğrenci olmakta, öğretmen olmakta, anne-baba olmakta gerçekten çok zor... Günümüzde de “Kaht-ı Rical” yani adam kıtlığı, yetişmiş kaliteli insan kıtlığı var. Artık uyanmamız gerekiyor. İnsanların özellikle müslümanların uyanması gerekiyor. Uyuyan bir insan uyuyan bir insanı nasıl uyandırabilir. Bizim müslümanlar olarak önce kendimiz uyanmalıyız. Osmanlıdan günümüze kadar dönem dönem yetişmiş insan ihtiyacımızın fazlasıyla olduğu yıllar olmuş. Bu sıkıntı şimdi de yaşanıyor. Ama zamanla, azimle, gayretle, çabayla bunlar aşılacaktır. Şimdi bizim yapmamız gereken insanlığı yeniden ihya ve inşaa etmemizdir. Başta kendimizden başlamak üzere, ailemizi,arkadaşlarımızı, çevremizi,öğrencilerimizi,velilerimizi ihya etmeli yani yeniden canlandırmalı yeniden bir dirilişe vesile olmalıyız.

Bu vesile ile bu programın baharın başlangıcı olan bu ayda yapılması sebebiyle de gelin bu sefer cemre ne havaya ne suya ne toprağa değil insanlığa, İmam Hatip ruhuna düşsün ve 2016 baharının “İmam Hatip Baharı” olması temennisiyle bu yazıyı yazmama vesile olan Din Öğretimi Genel Müdürümüz Nafiz Yılmaz Bey’e ve Din Öğretimi Genel Müdürlüğü çalışanlarına çok teşekkür ederim.


05.03.2016